• 1.500 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!

  • 1.500 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!

  • Mustela.com.tr'ye Hoş Geldiniz!

  • 1,500.00TL daha alışveriş yaptığınızda kargo bedava!
    • #Bebek Bakımı ve Gelişimi
    • #Bebek ve Çocuk Sağlığı

    Ebeveynlikte Eşit Paylaşım: Anne ve Babaların Çocuk Bakımındaki İş Birliği

    5 dakika okuma süresi; Güncellendi Mart 25, 2025
    Yayınlandı Mart 25, 2025 Psikolog Arzu Yazar
    esit_ebeveynlik_kapak_gorsel_67d6cc72-7e6d-46f1-a77a-09fc01502625 - Mustela Türkiye - 1

    Geleneksel ebeveynlik anlayışı değişiyor, artık çocuk bakımı sadece annelerin sorumluluğunda değil! Günümüz ebeveynleri, çocuk yetiştirmenin ortak bir görev olduğunu kabul ederek sorumlulukları paylaşıyor. Peki, eşit ebeveynlik neden bu kadar önemli? Babaların çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesi aile içindeki dengeyi nasıl değiştiriyor? Psikolog Arzu Yazar, Mustela Blog için bu yeni ebeveynlik anlayışının aile yaşamına etkilerini yazdı!..

    Eşit Ebeveynlik Nedir?

    Eşit ebeveynlik, anne ve babanın çocuk bakımını ve ev işlerini adil bir şekilde paylaşmasını ifade eder. Geleneksel “anne çocuğa bakar, baba çalışır” anlayışının aksine, bu model her iki ebeveynin de çocuk yetiştirme sürecine aktif katılımını teşvik eder. Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde, bu yaklaşım devlet destekli politikalar ve sosyal teşviklerle güçlendirilmiş, hem çocuk gelişimi hem de aile mutluluğu üzerinde olumlu etkiler yaratmıştır.

    Ancak ülkemizde, toplumsal normlar nedeniyle ebeveynlik rollerinde hâlâ belirgin bir dengesizlik söz konusudur. Anneliğin kutsal bir görev olarak görülmesi, çocuk bakımının büyük ölçüde annenin sorumluluğunda kalmasına neden olurken, babalar genellikle maddi destek sağlayan bir figür olarak konumlandırılıyor. Çocuk büyüdükçe de bu eşitsizlik devam ediyor; akademik ve sosyal hayatındaki sorumluluklar yine çoğunlukla anneye yükleniyor. Babalar ise çoğu zaman, “en son babalar duyar” anlayışıyla sürece sonradan dahil ediliyor.

    Geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin baskın olduğu ailelerin yanı sıra, eşit ebeveynlik modelini benimseyen aileler de yok değil. Babalık rolünü aktif şekilde üstlenen ve ebeveynlik serüveninin en başından itibaren eşinin yanında olan babalar, yalnızca annelerin yükünü hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda çocuklarıyla güçlü bir bağ kurma fırsatı yakalar. Gece uykusuzluklarında destek olmak, alt değiştirmek, mama yedirmek gibi sorumlulukları paylaşmak, ebeveynlik deneyimini ortak bir yolculuğa dönüştürür. Üstelik, çocuklarıyla geçirdikleri kaliteli zaman sayesinde bu bağ her geçen gün daha da güçlenir.

    Sağlam temeller üzerine kurulan her ilişki gibi, eşit ebeveynlik de büyüyüp gelişerek aile içindeki dengeyi güçlendirir. Bu anlayışın yaygınlaşması, yalnızca ebeveynler arasındaki iş bölümünü adil hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda çocukların sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmesine de büyük katkı sağlar.

    Ebeveynlikte Eşit Paylaşım Neden Önemlidir?

    Ebeveynlerin evde çocuk bakımı ve diğer sorumlulukları eşit şekilde paylaşması, hem onların hem de çocukların psikolojik ve sosyal sağlığı açısından büyük önem taşır. Yapılan araştırmalar, bu paylaşımın çiftler arasındaki ilişkiyi güçlendirdiğini, aile içi çatışmaları azalttığını ve genel mutluluğu artırdığını ortaya koyuyor.

    Toplumsal cinsiyet rolleri ile kalıplaşmış aile yaşantısında kadın ev işleriyle meşgul olurken, erkek işe gider ve para kazanır. Günümüz koşullarında ise kadınların çoğu çalışmasına rağmen eve geldiğinde ona biçilmiş olan görevleri yine yerine getirir ve erkek ise “yapamayan kişi” olarak kenara çekilir. Bu döngüye bir de çocuk bakımı eklendiğinde, kendini “yalnız ve desteksiz” hisseden çoğu kadın depresif duygular yaşamaya başlar, eşler arası çatışma artar, gerginliğin hakim olduğu atmosferde bebek de huzursuz ve güvensiz olur. Bunun sonucunda, anne ve bebeğin ilk günlerde kurması gereken güvenli bağ dolaylı yoldan zarar görebilir. Kendini yorgun, mutsuz ve tükenmiş hisseden bir anne, bebeğine ihtiyaç duyduğu sevgi dolu bakımı veremez. Fiziksel olarak yanında olsa da ruhen ve zihnen orada değildir.

    Babaların çocuk bakımına dahil olmasıyla; yükü hafifleyen anne bebeğiyle daha sağlıklı ilişki kurarken, eşler arasındaki ilişki de sağlamlaşmış olur. Anne baba işbirliği, aile içinde daha adil ve demokratik bir ortam oluşmasını sağlar. Babanın desteğiyle, anne iş hayatına daha kolay dönebilir ve mesleki yaşantısına “kendine güvenen” bir anne olarak devam edebilir. Çocuğun yaş almasıyla birlikte oluşacak sorumlulukların da beraber üstlenilmesi, Anne- babalık rollerini sağlamlaştırır ve karı-koca ilişkileri de olumlu etkilenir.

    Türkiye’de yapılan çalışmalar, babaların çocuk bakımında daha aktif olduğu ailelerde annelerin daha az tükenmişlik yaşadığını ve daha mutlu hissettiklerini gösteriyor.

    Eşit Ebeveynliğin Çocuk Gelişimine Etkileri Nelerdir?

    Bir çocuk psikoloğu perspektifinden bakıldığında; eşit ebeveynlik modeli, çocuğun duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimi için kritik bir yapı taşıdır. Çocuklar, güvenli bağlanma geliştirebildikleri ve her iki ebeveynleriyle de sıcak, destekleyici ilişkiler kurabildikleri ortamlarda daha sağlıklı büyürler. Özellikle erken çocukluk döneminde anne, baba ve çocuk arasındaki güçlü bağ, ilerleyen yaşlarda duygu düzenleme becerilerinin güçlenmesine, stresle daha etkili başa çıkmalarına ve sosyal ortamlara daha rahat uyum sağlamalarına yardımcı olur.

    Babanın aile içinde daha az rol aldığı, daha az paylaşımda bulunduğu ve sadece otoriteyi temsil ettiği yapılarda ise çocukların tüm bakım ve ihtiyaçları anne tarafından karşılanmak zorunda kalır. Anne ve çocuğun güçlü bir ittifak kurduğu, ancak babanın yeterince dahil olup denge sağlayamadığı ailelerde, çocukların özgüveninin düşük olduğu, bireyselleşme sürecinde zorlandığı, sosyal ortamlara uyum sağlamakta güçlük çektiği ve anneden ayrılırken suçluluk hissettiği görülmektedir.

    İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre; ortak velayetle büyüyen çocukların zihinsel sağlığı, yalnızca tek bir ebeveynle yaşayan çocuklara kıyasla daha iyi durumdadır. Bu da gösteriyor ki, çocuğun sadece anne ya da babasından birine bağımlı kalmadan, her ikisiyle de güçlü bir bağ kurması, duygusal dengesini koruyabilmesine büyük katkı sağlıyor. Örneğin; bir çocuk annesiyle bakım sürecinde sıcak bir ilişki kurarken, babasıyla da oyun yoluyla keşfetme, problem çözme ve risk alma becerilerini geliştirme fırsatı buluyor. Ancak bu dengeli ilişki eksik olduğunda, çocuk belirli gelişim alanlarında zorlanabiliyor.

    Ülkemizde ise babaların çocuk bakımına katılımı daha sınırlıdır ve bu durum çocukların duygusal bağ kurma kapasitelerini ve psikolojik dayanıklılıklarını etkilemektedir. Oysa babaların çocuklarıyla aktif zaman geçirdiği ailelerde, çocukların özgüvenleri daha yüksek, problem çözme becerileri daha gelişmiş oluyor. Bu da onların ilerleyen yaşamlarında daha bağımsız ve başarılı bireyler olmalarına olanak tanıyor.

    Özetle, eşit ebeveynlik; çocukların hem güvenli bağlanma geliştirmelerini hem de öz yeterliliklerini artırmalarını destekleyen güçlü bir modeldir. Kısacası, çocuk yetiştirmek tek bir ebeveynin omuzlarında olmamalı; sorumluluk ortak olarak paylaşılmalıdır. 

    Babaların Çocuk Bakımına Katılımının Artırılması İçin Neler Yapılabilir?

    Babaların çocuk bakımına daha fazla katılması, hem çocukların sağlıklı gelişimi hem de aile içindeki denge ve anne baba sorumluluk paylaşımı açısından büyük önem taşıyor.  çocuk bakımında babanın rolü, sadece anneleri desteklemekle sınırlı değildir, aynı zamanda çocukların duygusal ve bilişsel gelişimine de doğrudan katkı sağlamaktadır.  Peki, babaların çocuk bakımına katılımını artırmak için neler yapılabilir?

    İşte bu dönüşümü destekleyebilecek bazı adımlar:

    • Toplumsal farkındalık oluşturulmalı,

    • Çalışma saatleri esnek hale getirilmeli,

    • Babalık izinleri teşvik edilmeli,

    • Eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlenmelidir.

    Araştırmacılar  (Nepomnyaschy ve Waldfogel)  babaların çocuk bakımına katılımını artıran en önemli faktörler arasında doğum izinleri, toplumsal farkındalık ve eğitim programlarını gösteriyor. Geleneksel olarak çocuk bakımının annelerin sorumluluğunda olduğu düşünülse de, modern araştırmalar babaların aktif katılımının çocukların duygusal ve bilişsel gelişimine büyük katkı sağladığını ortaya koyuyor.

    Doğum izinleri, babaların çocuklarıyla erken dönemden itibaren bağ kurmalarını destekleyen en önemli araçlardan biridir. Bebek bakımında anne-baba işbirliğinin oluşumunu sağlar. Örneğin, İsveç’te uygulanan "baba kotası" sistemi, babaların belirli bir süre ücretli izin kullanmasını zorunlu hale getirmiş ve böylece babaların çocuk bakımına katılımını önemli ölçüde artırmıştır. Ülkemizde ise babalık izinleri genellikle sadece birkaç günle sınırlı olup, çoğu baba iş yoğunluğu nedeniyle bu sürenin tamamını bile kullanamamaktadır. 

    Toplumsal farkındalık çalışmaları, bu dönüşümde kilit bir rol oynuyor. Medyada, babaların çocuk bakımına aktif olarak katıldığı pozitif baba figürlerinin öne çıkarılması, geleneksel kalıpların sorgulanmasına katkı sağlayabilir. Örneğin, bebeğinin altını değiştiren, mama yediren veya çocuğunu parka götüren babaların yer aldığı görseller, toplumsal yargıları kırmak için güçlü bir adım olabilir. Bazı ülkelerde, babaların çocuklarıyla vakit geçirdiği televizyon programları ve reklam kampanyaları, bu algının değişmesine büyük katkı sağlıyor. Türkiye’de de aile içindeki rolleri eşit şekilde yansıtan içeriklerin yaygınlaştırılması, babaların çocuk bakımına katılımını teşvik edebilir.

    Eğitim programları ise bu sürecin en kritik parçalarından biridir. Örneğin, "Bilinçli Baba Programı" gibi projeler, babalara çocuk gelişimi konusunda eğitimler sunarak onların ebeveynlik becerilerini geliştirmelerine ve çocuk bakımına daha aktif katılmalarına yardımcı oluyor. Babaların çocuklarıyla kurduğu güçlü bağlar, sadece çocukların özgüvenini artırmakla kalmıyor, anne baba çocuk ilişkilerini daha sağlam hale getirerek aile içindeki huzuru ve eşler arası iş birliğini de güçlendiriyor.

    Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları

    İsveç ve Norveç’te uygulanan ebeveynlik eğitimleri, babaların çocuklarıyla olan bağlarını güçlendirmede önemli bir rol oynamıştır. Bu programlar, babaları çocuk gelişimi konusunda bilinçlendirerek, aktif ebeveynler olmalarını sağlamaktadır. Örneğin, İsveç’te düzenlenen "Baba ve Çocuk Atölyeleri" sayesinde babaların çocuklarıyla daha fazla zaman geçirdiği ve bu süreçte çocuklarının duygusal ve bilişsel gelişimine daha fazla katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir.

    Türkiye’de yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. Eğitim programları, babaların çocuk bakımıyla ilgili algılarının değişmesine ve eşler arasındaki iletişimin güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Özellikle baba destek programları, erkeklerin geleneksel cinsiyet rollerini sorgulamalarına yardımcı olmakta ve onları çocuk bakımında daha fazla sorumluluk almaya teşvik etmektedir.

    Örneğin, babalara yönelik düzenlenen eğitimlere katılan erkeklerin, çocuklarıyla iletişimlerinin güçlendiği ve aile içindeki rol paylaşımının daha dengeli hale geldiği gözlemlenmiştir. Bu tür eğitimlerin yaygınlaşması, ebeveynlikte eşit paylaşım kültürünün toplumda daha fazla benimsenmesine katkı sağlayacaktır.

    Anne ve Babalara Kurumsal Destek 

    İş dünyasında babaların çocuk bakımına daha fazla katılabilmesi için uzun süreli babalık izinleri, esnek çalışma saatleri ve işyerlerinde çocuk bakım hizmetlerinin artırılması büyük önem taşıyor. 

    Örneğin, İsveç’te ebeveynlere verilen doğum izinlerinin belirli bir bölümü sadece babalara ayrılmış durumda. Bu sayede babaların çocuk bakımına aktif katılımı zorunlu hale getirilmiş ve zamanla bu süreç toplumsal bir kültür haline gelmiştir. Benzer şekilde, Almanya’da uygulanan “Ebeveyn Parası” (Elterngeld) sistemi, annelerin yanı sıra babaların da çocuk bakımına katılımını teşvik ediyor. Araştırmalar, bu tür politikaların çocukların her iki ebeveynle de güçlü bağlar kurmasını sağladığını ve aile içi ilişkileri olumlu yönde geliştirdiğini gösteriyor.

    Bunun yanı sıra, iş yaşamındaki düzenlemeler de babaların çocuk bakımına katılımını artıran önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Çalışma saatlerinin uzun olduğu ülkelerde, babaların çocuk bakımına katılım oranlarının düşük olduğu görülüyor. Ancak son yıllarda esnek çalışma saatleri, evden çalışma imkânları ve şirket destekli kreşlerin yaygınlaşmasıyla bu durum değişmeye başlamıştır.

    Bu değişim, Türkiye’de de özel sektörün attığı adımlarla desteklenmeye başlıyor. Türkiye’de bazı özel sektör firmaları babalık izni konusunda öncü adımlar atmaya başlamıştır. Mustela gibi markalar, çalışan babalara 2 haftadan fazla ücretli izin sunarak ebeveynlerin çocuk bakımına eşit katılımını destekliyor. Benzer uygulamaların yaygınlaşması, annelerin üzerindeki yükü hafifletirken, çocukların her iki ebeveyniyle de daha güçlü bir bağ kurmasına yardımcı olacaktır.

    Ebeveynler Arasında Empati ve Destek

    Empati ve destek temelli aile ilişkileri, çiftler arasındaki uyumu güçlendirirken, çocukların sağlıklı gelişimine de katkı sağlar. Eşlerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerini anlaması, aile içinde güven duygusunu pekiştirir ve daha sağlam bir bağ oluşturur. Karşılıklı anlayışın gelişmesi, ebeveynlik sürecinde yaşanan stresi azaltırken, ortak karar alma mekanizmalarını da güçlendirir.

    Türkiye’de yapılan aile terapisi çalışmalarında, çiftlerin etkili iletişim teknikleri öğrendikçe anlaşmazlıklarının azaldığı ve ebeveyn-çocuk ilişkilerinin güçlendiği gözlemlenmiştir. Araştırmalar, empati düzeyi yüksek olan çiftlerin daha uzun süreli ve sağlıklı ilişkiler sürdürebildiklerini ortaya koymaktadır.

    Aile içinde empati geliştiğinde, çocuklar da bu tutumu model alarak sosyal becerilerini geliştirir ve akran ilişkilerinde daha başarılı olurlar. Bu yüzden, ebeveynlerin birbirlerine duygusal destek sunmaları sadece evliliklerini güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda çocuklarının psikolojik sağlamlıklarını da artırır.

    Toplumsal Destek

    Toplumda eşit ebeveynlik anlayışının yaygınlaşması için eğitim kurumları, medya ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmaları büyük önem taşıyor.

    Eğitim kurumları, çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk bakımında cinsiyet rolleri ve ebeveynlik rollerine dair bilinç kazandırarak bu süreci desteklemelidir. Okul öncesi ve ilkokul seviyesinden itibaren eşit ebeveynlik modelini anlatan eğitici materyaller ve programlar hazırlanmalı, öğretmenler ve okul yöneticileri bu konuda bilinçlendirilmelidir. Ayrıca, ebeveynlere yönelik atölye çalışmaları ve seminerler düzenlenerek, eşit ebeveynliğin önemi vurgulanabilir.

    Medya ise bu dönüşümde kilit bir role sahip. Babaların çocuk bakımına katılımını teşvik eden televizyon programları, sosyal medya kampanyaları ve sinema içerikleri, geleneksel kalıpları kırarak toplumsal farkındalığın artmasına yardımcı olabilir. Pozitif baba figürleri içeren içeriklerin yaygınlaşması, babaların çocuk yetiştirme sürecine daha aktif dahil olmasını teşvik edecektir.

    Sivil toplum kuruluşları da bu konuda farkındalık yaratacak eğitimler, projeler ve yasal düzenlemeleri destekleyici kampanyalar düzenlemelidir. Toplum temelli çalışmalar, ortak ebeveynliği teşvik eden politikaların yaygınlaşmasına katkı sağlayabilir. Örneğin, başka ülkelerde başarılı şekilde uygulanan ebeveynlik programları, Türkiye’de de model alınarak uygulanabilir. Böylece, aileler arasında eşit sorumluluk paylaşımı teşvik edilirken, toplumsal değişim hızlandırılmış olur.

    Ebeveyn İş Birliği ile Güçlü Bir Aile Yapısına Sahip Olun

    Ebeveynlerin iş birliği içinde olduğu ailelerde, çocukların duygusal ve bilişsel gelişimi çok daha sağlıklı ilerler. Ebeveynlikte iş bölümü dengeli olduğunda, çocuklar anne ve babalarının uyum içinde hareket ettiğini görerek kendilerini daha güvende hisseder ve dünyayı daha tutarlı bir yer olarak algılarlar. Araştırmalar, babaların aktif olarak bakım görevi üstlendiği ailelerde çocukların akademik başarısının arttığını, özgüvenlerinin daha yüksek olduğunu ve stres yönetiminde daha başarılı olduklarını göstermektedir. Ayrıca, babasıyla vakit geçiren çocukların sosyal becerilerinin daha gelişmiş olduğu, duygusal düzenleme yeteneklerinin ise daha güçlü hale geldiği kanıtlanmıştır.

    Babanın çocuk bakımındaki rolü, yalnızca çocukların gelişimini desteklemekle kalmaz, aynı zamanda aile içindeki dengeyi de güçlendirir. Annelerin tüm bakım sorumluluğunu üstlenmek yerine kendi bireysel alanlarını koruyabilmeleri, onların zihinsel sağlığını destekler ve tükenmişlik sendromunun önüne geçebilir. Aile içindeki iş bölümünün adil olması, çiftler arasındaki ilişkiyi de güçlendirerek aile bağlarını daha sağlam hale getirir. Her iki ebeveyni ile de sağlıklı ilişki kurabilen çocuk, sınırları ve otoriteyi tanır, dış dünya ile sağlıklı ilişkiler kurabilir. Bu nedenle, eşit ebeveynlik ebeveynlerin ruh sağlığı ve aile içindeki huzurun devamı için de kritik bir unsurdur. 

    Eşit ebeveynlik yalnızca anne ve babalar için değil, çocukların duygusal güvenliği, bireysel gelişimi ve toplumsal eşitlik açısından da hayati bir kavramdır. Aile içi sorumluluk paylaşımı dengeli olduğunda, yalnızca ev içinde değil, iş yaşamında ve sosyal hayatta da adil bir denge yaratılır. Araştırmalar, babaların çocuk bakımına daha fazla katıldığı toplumlarda, çocukların psikolojik sağlamlıklarının güçlendiğini, problem çözme becerilerinin arttığını ve duygusal ihtiyaçlarının daha iyi karşılandığını göstermektedir. Böylece çocuklar, daha güvenli, sevgi dolu ve kendine güvenen bireyler olarak yetişir.

    Anneler açısından bakıldığında, eşit ebeveynlik onların üzerindeki yükü hafifletir, kendilerine zaman ayırmalarına ve mesleki gelişimlerine devam etmelerine olanak tanır. Bu durum, kadınların iş dünyasında daha fazla yer edinmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesine katkı sağlar. Aynı zamanda, babaların çocuklarıyla daha derin bağlar kurmasını teşvik ederken, aile içindeki duygusal bağı da güçlendirir.

    Daha sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmek yalnızca ebeveynlerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Eğitim kurumları, iş dünyası, medya ve sivil toplum kuruluşları bu dönüşümde kritik bir rol oynayarak eşit ebeveynlik anlayışını desteklemelidir. Adil sorumluluk paylaşımı, yalnızca bugünün çocuklarını değil, geleceğin güçlü, sağlıklı ve bilinçli toplumlarını inşa etmenin temel taşlarından biri olacaktır.

    İlginiz Çekebilecek Diğer Ürünler

    İlgili Blog Yazıları