Hamilelik psikolojik, fiziksel ve duygusal bir değişim sürecidir ve bir çiftin ilişkisi üzerinde etkileri vardır.
Şimdi anne adayının karnında küçük bir canlı vardır. İçgüdüsel olarak bu durumdan büyülenen, endişelenen veya kafası karışan baba adayı bebek büyüdükçe eşiyle arasındaki ilişkide meydana gelen değişikliklerin yavaş yavaş farkına varır. İlk üç aylık dönemden diğerine sevgi bağı, gelişen hamileliğe bağlı psikolojik ve fiziksel duygulara göre değişiklik gösterecek ve cinsel yaşamınız bile bu değişikliklerden etkilenecektir.
Yakın ilişkiler bebeğe zarar vermez; çünkü bebek anne karnında amniyotik sıvı ile içinde bulunduğu için anne karnında rahattır ve iyi korunur. Doktor tarafından aksi önerilmedikçe (özellikle erken doğum riski söz konusu değilse) genel olarak doğuma kadar cinsel ilişkiye girmek gayet mümkündür.
Her çift farklıdır ve elbette ki bu dokuz aylık dönem boyunca çiftler, cinselliğe kendi geçmişleri ve kültürel etkilere göre yaklaşacaktır. Kural yoktur. Fizyolojik ve psikolojik gerçeklerin iyi anlaşılması önemli yer tutacaktır.
1. Üç Aylık Dönemde: Aşk yeniden tanımlanır, tutku biraz azalır.
Hamileliğin başlangıcı büyük bir devrimdir. Hormonların aniden yükselmesi ile birlikte, anne adayının vücudu cinsel isteklere çok da sıcak bakmayan küçük rahatsızlıklar (bulantı, baş ağrısı, yorgunluk, sinirlilik, vs.) yaşar. Bu dönemde anne adayının tepkileri hormonal değişimler dolayısıyla az ya da çok yoğun olabilir.
Anne adayının içinde neler olup bittiğine odaklanması normaldir. Anne adayının, artık eskisi gibi olmayan, vücudunun hâkimiyetine yeniden sahip olma ihtiyacı hissetmesi de normaldir. Olağan tavırlarını kaybettiği için, anne adayı muhtemelen dikkatinin tamamen hamileliğine verildiğini ve yoğun mutluluk duygusu ile biraz endişe arasında gelgitler yaşadığını görecektir.
Genellikle yalnızlık ihtiyacı görülür.Bazen, anne adayı kendini artık tanıyamaz hale gelir ve bunun sonucunda, eşi ona karşı nasıl yaklaşacağını bilemez. Bu dönemde çift olarak büyük bir sevgi, iletişim ve anlayış ile geçirilmelidir.
İlişkinizde tutkunuzun kaybolduğunu hissediyorsanız endişelenmeyin.Bu durum tamamen psikolojik nedenlere bağlıdır, geçicidir ve sarılma veya şefkat duygularını önlemez. Bu küçük psikolojik sorunlar belirgin olmadığı ve anne adayı genişleyen yeni vücuduyla kendini hala arzulanabilir hissettiği zaman, bazı çiftler özellikle duygusal ve cinsel yaşamı benimsemeye başlarlar.
2. Üç Aylık Dönemde: Rahatlatıcı, özgürleştirici haz
Hamileliğin dördüncü ve altıncı ayları arasında, hormonal değişimler nihayet sabitlenir. İlk aylarda görülen küçük sorunlar ortadan kalktığı zaman, anne adayının vücudu hoş bir biçimde değişmeye başlar ve anne-baba adayları hamileliğin iyi gittiğini düşünürler... Artık sakinlik günlük yaşama geri dönmüştür.
Bu dönem genellikle “balayı dönemi” olarak adlandırılır. Cinsel ilişkiye istek duyulur. Psikolojik engeller, hamilelik sırasında doğal olarak artan kadın libidosunun önünde artık bir engel değildir... Bazı kadınlar bu ikinci 3 aylık dönemde oldukça yoğun bir cinsellik yaşarlar.
Bu dönemde çiftler birbirlerine karşı aynı zamanlarda istek duymayabilirler. Terk edilmişlik duygusuna kapılmak veya kendinizi zorlamak yerine, bu konuları açıkça konuşmak daha iyidir. Anne adayının artan hassasiyetinin bazen libidosu üzerinde geçici etkileri olabilir. Baba adayında ise, eve işten geç gelmek veya küçük psikolojik sorunlara yol açabilecek aşırı yorgunluk da görülebilir.
Baba adayının kendisine sorması gereken sorular vardır ve bu 2. üç aylık dönem babalık sendromunun geliştiği dönem olabilir: kilo alır, sırt ağrısı yaşar, vs. Özellikle bebek fark edilebilir bir şekilde hareket etmeye başladığı zaman, çift arasındaki cinsel ilişkiyi korumak ve yeniden güçlendirmek için yapılan okşamalar ve şefkat duygusu gibi konulara açık olmakta fayda vardır.
3. Üç Aylık Dönem: İstek artar.
Bebek doğmadan önceki bu son haftalar büyük hazırlıkların yapıldığı bir dönemdir. Gelecek şekillenmeye başlar. Doğum öncesi kurslarına katılmak, isim listesi oluşturmak, bebeğin odasını hazırlamak ve hatta arabayı veya evi değiştirmek bu hazırlıklar arasındadır.
Çiftler artık birbirine her zamankinden daha bağlıdır ve doğuma odaklanmıştır. Ayrıca biraz da yorgundurlar. Fakat, tüm bunların cinsel ilişkinin terk edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Ve bu dönemde çiftler sık sık büyüyen bebeğin neden olduğu anatomik sınırlamalar ile baş etmek için yeni yollar keşfederler...
Arzu ve bir masajın uyarıcılığı önemlidir. Örneğin, artık rahatsızlık vermeye başlayan cinsel ilişkilerde olağan yöntemlerin yerini ufak yaratıcılıklar alabilir. Okşama ve “ten” teması yoluyla ifade edilen sevgi, şefkat ve arzu çeşitli çağrışımlar uyandırır. Bu durum doğumdan önceki son günler için daha uygundur. Zihinsel ve psikolojik bağın yanı sıra, fiziksel teması korumak da önemlidir. Kendi yöntemlerini belirlemek tamamen çiftlere kalmıştır.