Çocuk yetiştirme sanatı
Ebeveynlik, her anne ve baba için büyük bir sorumluluk ve öğrenme sürecidir. Her anne ve baba için benzersiz bir deneyim olan bu süreç, çocukların fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimini şekillendirmek için büyük bir özen ve dikkat gerektirir. Günümüzde, eşit ebeveynlik anlayışı, çocuk yetiştirme sanatında önemli bir rol oynamaktadır. Bu yazımızda Psikolog Beyza İpek, çocuk yetiştirme sanatını ve eşit ebeveynliği incelememize rehberlik edecek.
İyi bir ebeveyn olmak
Çocuk yetiştirmek tıpkı bir sanat eseri üretmek gibi değil midir? Ebeveynlik oldukça otantik bir roldür. Tıpkı bir sanatçının eserine yaklaşımı gibi; her anne- babanın çocuğuna olan yaklaşımı birbirinden farklıdır. Öyle ki aynı evde büyümüş kardeşleri, hatta ikiz çalışmalarını izlediğimizde bile aynı ebeveynler tarafından yetiştirilme tarzları arasında ki farklılıklar oldukça fazladır. Burada değindiğim otantikliğin ebeveynler arasında da mevcut olduğunu bilmekteyiz. Elbette farklılıklar olağandır. Ancak yetiştirilme tarzında uçurumlar olduğunda bu durum çocuğu ve aile bireylerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ailelerin bu gibi durumlarda birbirleriyle problemler yaşaması da çok olasıdır.
Çocuklar üzerinde ise sınırları oluşturamama, yeterli özgür alanı verememe, iletişim eksikliği gibi etkileri var edebilmektedir. Birbirinden farklı yetiştirilme tarzına sahip bir evde büyümüş çocuklarda gelecek dönemlerde; otoriteden kaygı, bireysel sınırlarını koruyamama, ötekinin sınırlarına saygı duymamak, yasa ve kuralları çiğneme, yoğun öfke, iletişim eksikliği, ikircikli duygu durum, karar vermede zorlanma, kişilik çatışması gibi problemler görebilmekteyiz. Bu anlamda otantik ve farklılıklar olağan olmasına rağmen ebeveynlerin ortak kararlar altında buluşması, eşit ebeveynlik oldukça önemlidir. Çocukların ruhsal sağlığına, karakter oluşumuna, akran ilişkilerine, okul başarılarına etkisi yadsınamayacak düzeyde etkiler.
Eşit ebeveynlik kavramının aile yapılanmasının içinde var olması yukarıda değindiğimiz problemlerin oluşumu engellemekte yardımcı bir faktördür. Ebeveynlerin ilişki dinamiklerini ve çocuk-ebeveyn ilişkisini dengede tutar ve iyileştirmektedir. Eşit ebeveynlik, çocukların her iki ebeveynin de yakın oranlarda bakım alan olmasıdır. Bu durumda çocukların kendilerine, içinde yaşadıkları dünyaya ve çevrelerine karşı geliştirdikleri güven seviyesi artmaktadır.
Çocukların temel ihtiyaçları arasında sevgi, bakım, sözel iletişimin önemini gösteren birçok deney yapılmıştır. 1970’li yıllarda Harry Harlow maymunlarla yaptığı deneyde bir gruba bakım veren olarak tellerle çevrili, bir gruba ise yumuşak havlular ile kaplanmış düzenekler oluşturur. Havlu ile kaplı düzenek anne sıcaklığını taşımaktadır. Deneyin sonucunda tellerle kaplı düzeneğin bulunduğu ortamda ki maymunların gelişimlerinin öteki gruba nazaran daha düşük düzeyde olduğu gözlemlenmiştir. Bu da bize beslenme ve barınma ihtiyacı kadar sevgi, oyun, temas ihtiyaçlarının iki ebeveyn tarafından da karşılanmasının, eşit ebeveynliğin önemini vurgulamaktadır.
Çocukla iletişim nasıl olmalı?
Çocuklar öğrenmeleri küçük yaşta çok daha hızlı gerçekleştirme eğilimindedirler. Bu sebeple çocukları ödüllendirirken, cezalandırırken çok dikkatli davranmak gerekir. Cezalar çocukların kişisel gelişimini etkiyecek, örselenme oluşturabilecek düzeyde olmamalıdır. Beslenme, barınma, uyku, temizlik, bakım gibi kişisel ihtiyaçlarını elinden almak asla bir ceza yöntemi değildir. Çocukları kendi yok oluşunuzla, giderim, evi terk ederim gibi söylemlerle korkutmak travmatik etkiler bırakabilmektedir. Çocuklara sınır çizmek için ceza yöntemi yerine sadece sözel olarak kararlı, istikrarlı, keskin bir dil kullanarak çocukların ne yapması gerektiğini veya davranışa devam ederse onu neyin beklediğini söylüyor olmak daha uygundur. Davranış bozukluklarına tutarsız bir yöntemle verilen cezalar davranış problemlerini arttırır. Bu aşamada anne- babaların da kendi içlerinde tutarlı olmaları şarttır.
Çocuklar üzerinde ödüller, cezalardan daha etkindir. Çocukları olumlu yönde gözlemlediğimiz davranış anlarından sonra onları beklemeden ödüllendirmek gerekir. Bu ödül sözel, davranışsalda olabilir. Örneğin takdir cümleleri, sıcak bir sarılma, temas etmek, oyun kurmak davranışının tekrarı için onları pekiştirecektir. Ancak ölçülü olmak önemlidir. Çok ödüllendirilen çocuklarda mükemmel benlik algısı oluşabilmektedir. Doğru ve gerekli anlarda ödüllendirilmelidir.
Son olarak dört model ile ebeveyn tutumlarına değineceğim.
-
Demokratik Ebeveyn Tutumu
Demokratik ebeveynler, çocuklarına kurallar, sınırlar koyarlar. Çocuklarının iletişim kurmasını, fikirleri açıkça ifade etmesini, eğitimlerini, hobilerini, desteklerler. Yol gösteren, öğüt veren ancak son kararı çocuklarına bırakarak özgürlüklerini destekleyen bir tutum içindedir. Bu tutumda büyüyen çocuklar gelecek yaşantılarında empati yeteneği gelişmiş, başarılı, sosyal, özgüvenli olurlar.
-
İhmalkâr Ebeveyn Tutumu
Çocukların sevgi, bakım, sınır koyma, denetleme gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılamayan ebeveyn modelidir. Bu tutumda yetişen çocuklar ileride özgüvende düşüş, iletişimde zorlanma, iş- eğitim hayatında başarısızlık gibi problemlerle karşılaşabilmektedir.
-
Hoşgörülü Ebeveyn Tutumu
Ebeveynlerin daha iyi olacağı yanılgısıyla çocuklarının isteklerine izin verici bir tutumla yaklaşmasıdır. Çocuklara sınır koyulmaz, bağımsız bırakılır. Çocukluklarında her isteğine cevap verilen bireyler yetişkinlik yaşamlarında sınır tanımaz, ötekine karşı saygı duymakta zorlanabilen, arkadaşlık ve partner ilişkisi kurmakta zorlanan bireyler haline gelebilmektedir.
-
Otoriter Ebeveyn Tutumu
Evin kuralları ve cezaları daha serttir. Bu kuralların gereklilikleri çocuklara yeterince anlatılmaz ve kurallara uymamanın sonucunda verilen cezalar oldukça katıdır. Uymak zorunda oldukları kurallar ile büyüyen çocuklar ebeveynlerin disiplinlerini kırıp yeterince iletişime geçemezler. Sevgi ve onay hissini ararlar. Yetişkinlik yaşamlarında mutsuz, problemlerini anlatamayan, kaygılı, suçluluk hissine sahip, mükemmeliyetçi, otoriteye karşı itaatsiz ya da fazla otoriter, alkol- madde kullanımı, içe dönük kişilik yapılanması gibi problemler yaşayabilmektedirler.
Ebeveyn stillerinde de gördüğümüz gibi en önemli nokta ölçülü bir yetiştirme stiline sahip olabilme becerisidir. Eşit Ebeveynlik Tutumu tam da burada devreye girmektedir. Anne ve babanın yaşamda kurdukları ortaklıklara ek olarak yetiştirdikleri çocuklar karşısında da ortaklıklarını devam ettirmeleri, benzer oranlarda bakım vermeleri en sağlıklı tutumdur. Hayatın içinde salt anne- baba olarak yaşamlarımıza devam etmiyor ve farklı roller, sorumluluklarda üstleniyoruz. Bu anlamda ev içinde ki rollerimizde partnerlerin birbirine destek oluşu yaşamı kolaylaştıran bir noktada durmakta. Burada partnere karşı empatik duyum geliştirmek ve ilke haline getirilmesi gereken ‘eşit’ ebeveynlik kavramını hatırlamakta fayda görmekteyim.
Bakım veren herkese kolaylıklar dilerim.