Doğum Yöntemleri Nelerdir?
Hamilelik, anne adayının içinde bulunduğu dönem itibariyle müthiş duyguları içerisinde barındıran özel bir süreçtir. Anne adayı, kendisini nasıl bir doğum yönteminin beklediğini düşündükçe, belli ölçüde heyecanlanır, korku ve endişe duygularına kapılır. Günümüzün tıp dünyasında yaşanan gelişmeler doğrultusunda doğum çeşitleri de artmıştır. Bu kapsamda anne adayının tercihi ya da doktorun tavsiyesi üzerine, doğum yöntemleri farklı isim ve uygulamalarla karşınıza çıkar.
Vajinal Doğum (Normal Doğum)
"Normal doğum" olarak bilinen ve tıp literatüründe "vajinal doğum" olarak da adlandırılan yöntem, en çok uygulanan doğum çeşididir. Bu yöntemde bebek, anne adayının vajinal kanalından, doğal yollarla çıkarak dünyaya gelir. Halk arasında en çok bilinen ve uygulanan doğum yöntemi de budur. Vajinal doğum, 3 aşamada meydana gelir. Bunlardan ilki, sancı ile rahim ağzının açılmasıdır. İkinci aşama ise anne adayının ıkınma ile bebeği dışarı çıkarma aşamasıdır. Üçüncü ve son aşama, plesenta ile bebeğin tamamen anneden ayrılmasıdır.
Vajinal doğum süreci birkaç dakikada tamamlanabileceği gibi birkaç saat de sürebilir. Normal doğum esnasında herhangi bir komplikasyon olmadığı sürece anne, günlük yaşamına devam edebilir. İstediği gıda türleri ile de beslenebilir. Söz konusu doğum yöntemi, uzmanlar tarafından en fazla tavsiye edilen doğum çeşididir. Bu doğum yönteminin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Anne ve bebeğin doğum sürecini en az hasarla atlattığı bir yöntemdir.
- Doğum, ameliyathane yerine doğumhanede gerçekleşeceği için anneye destek olacak bir yakını doğumhanede bulunabilir.
- Bebek doğum kanalından geçerken vajinal flora ile karşılaşır. Bu da bebekte ilerleyen dönemde oluşacak çölyak, obezite, diyabet gibi hastalıkların görülme ihtimalini azaltacaktır.
- Normal doğumda anne sütünün gelme hızı çok daha yüksektir.
- Annenin toplanma süreci çok daha hızlıdır.
- Normal doğum, sonraki doğumların da normal yolla olma ihtimalini artırır.
Sezaryen Doğum
Sezaryen, anne adayının karın bölgesinin cerrahi müdahale ile açılarak bebeğin dışarı çıkarılması işlemidir. Doğal olarak söz konusu yöntem, bir nevi ameliyattır. Vajinal doğumun güvenli olmayacağı durumlarda doktor tarafından sezaryen doğum yöntemi tercih edilebilir. Bu sayede anne ve bebeğin sağlığının korunması amaçlanır. Sezaryen, planlı olarak yapılan bir doğum çeşidi olabileceği gibi aniden gelişen durumlar karşısında da başvurulan bir yöntemdir. Söz konusu uygulamaya bebekten kaynaklı olarak meyledileceği gibi anneden kaynaklı olarak da başvurulabilir. Bebekten kaynaklı sezaryen nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Bebeğin kalp atışında anormallikler tespit edilmesi,
- Bebeğin anne karnında normal doğuma elverişli şekilde durmaması,
- Bebeğin olması gerekenden daha büyük olması,
- Bebeğin kordonunun sarkması,
- Anne adayında çoğul gebelik (ikiz, üçüz gibi) mevcutsa, normal doğum tavsiye edilmez.
Yukarıda da değindiğimiz gibi bir kısım durumlarda anneden kaynaklı olarak da sezaryene başvurulabilir. Bu durumları da şu şekilde izah edebiliriz.
- Anne adayının daha önceden rahim bölgesinden operasyon geçirmiş olması,
- Anne adayında bir kısım sistematik rahatsızlıkların (hipertansiyon, diyabet vb.) olması,
- Bebeğin vajinadan geçişi sırasında enfeksiyon riskinin (genital uçuk gibi rahatsızlıklardan kaynaklı) olması,
- Plesentanın yerleşimindeki anormallikler.
Suda Doğum
Son yıllarda Türkiye de dâhil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde uygulanan doğum yöntemlerinden biri de suda doğumdur. Yapılan bilimsel çalışmalar incelendiğinde suda doğumun, doğum evrelerinin ilki için son derece sağlıklı ve herhangi bir yan etkisinin bulunmadığı anlaşılır. Fakat doğumun ikinci evresi, yani bebeğin doğum anı ile ilgili yeterli veri mevcut değildir. Bu nedenle uzmanlar yeterli bilimsel çalışmalar tamamlanana kadar bebeğin klasik yöntemler uygulanarak doğmasını tercih ederler.
Suda doğum uygulaması yapacak olan ekibin yeterli deneyime sahip olması çok önemlidir. Bu nedenle yeterli araştırma yapılmadan bu yöntemi doğum için tercih etmek doğru değildir. Annenin tercihine göre uygulanan bu yöntem, annenin ağrı hissetmemesi, epidural ihtiyacın azalması gibi nedenlerden dolayı uygulanır. Doğum sırasında meydana gelecek riskler açısından yeterli veri olmadığından bu tercih anne adayının seçimine bırakılır.
Epidural Doğum
Son yıllarda adını sıkça duymaya alıştığımız doğum yöntemlerinden biri de epidural doğumdur. Söz konusu doğum çeşidi halk arasında "ağrısız doğum" ya da "prenses doğum" olarak da adlandırılır. Bu doğum yönteminde omuriliğin etrafında bulunan epidural zarın altındaki katatere aralıklı olarak ağrı kesici verilir. Ağrı kesicinin etkisi ile anne adayı doğum esnasında herhangi bir ağrı hissetmez. Bahse konu doğum yönteminin özelliklerini şu şekilde maddeleyebiliriz:
- Anne adayına ıkınma ve kasılma durumları için doktor koçluk yapar.
- Doğum zamanı normal uygulamaya göre 1-2 saat uzayabilir.
- Anne adayının daha önceden omurga operasyonu geçirmesi, düzenli olarak kan sulandırıcı kullanması gibi durumlarda epidural doğum uygulanmaz.
- Anne ve bebek açısından bir kısım riskler barındıran vakum ve forseps kullanımı gerekebilir.
Spinal Doğum
Spinal doğum, sezaryen doğum yönteminde uygulanan bir anestezi çeşididir. Söz konusu yöntemde anne, bebek doğar doğmaz bebeği görebilir. Bu nedenle birçok anne adayı doktorundan, doğum esnasında spinal anestezi uygulanmasını talep eder. Çoğu zaman epidural anestezi ile karıştırılan söz konusu uygulama, normal doğum yapanlara uygulanmaz. Sezaryen doğumda anne adayına anestezi verileceğinden bebeği ilk etapta göremez. Bu durum da annenin bu muhteşem heyecandan mahrum kalması anlamına gelir. Spinal doğum yönteminde, annenin bebeği doğar doğmaz görmesi mümkündür. Yapılan uygulamada annenin belden aşağı kısmı uyuşturulur ve doğum gerçekleştirilir.
Tıp dünyasında yaşanan gelişmeler ışığında doğum yöntemleri her geçen gün biraz daha modern bir hal alır. Öte taraftan doktorların eğitim olanakları da günden güne artış gösterir. Bu kapsamda yapılan bilimsel çalışmalar da incelendiğinde doğum yöntemlerinin çeşitlenmesinin son derece normal olduğu değerlendirilir. Anne adayları da doğum çeşitleri konusunda görece daha da bilinçlenmiştir. Yaşanan tüm bu gelişmeleri düşündüğümüzde; bundan sonraki süreçte çok daha farklı ve modern uygulamalarla karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır.